İzzet Akçal – 1939 Erzincan Deprem Felaketi’nin Kahraman Cumhuriyet Savcısı

0
1853

İzzet Akçal, Rize’nin Çataldere Köyü’nün en kalabalık ve en eski ailesi olan Ahmedoğullarındandır. Ailesinin köyünde dünyaya gelen İzzet Akçal bilâhare İstanbul’a gelmiş ve Şemsülmekatipte tahsile başlamıştır. İstiklal Harbi sırasında aile Anadolu’ya geçmiş ve Akçal tahsiline bir müddet ara vermiştir. Bilâhare Ankara’da tahsiline devam eden İzzet Akçal, 1927 yılında Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Müdürlüğü tetkik masasında memuriyete başlamış ve bir taraftan da Ankara Hukuk Fakültesine devam etmiştir. Fakültedeki en yakın arkadaşı, dersleri daima birlikte çalıştığı merhum Osman Şevki Çiçekdağ olmuştur. Fakat bu arkadaşlık, Osman Şevki Çiçekdağ’ın Adalet Bakanı olduğu sıralarda, bazı fikir ayrılıkları yüzünden Akçal’la aralarında uzun münakaşaların çıkmasına mani olmamıştır.

1930 yılında Fakülteden mezun olan İzzet Akçal’ın kazai teşkilattaki ilk vazifesi Kemaliye Savcılığı olmuştur. Ondan sonra sırasıyla Hekimhan, Diyarbakır, Söke, Bozdoğan ve Keskin de hâkim veya savcı olarak hizmet görmüştür.

Büyük deprem felâketi sırasında Erzincan savcısı bulunan İzzet Akçal, o cidden müşkül ve ağır şartlar altında parlak bir vazife imtihanı vermiş ve ismini duyurmuştur. Bizzat kendisi de felâkete uğrayan, evi yıkılan, çoluk çocuğu açıkta kalan Akçal, şartların ağırlığı altında ezilmemiş ve büyük bir vazife ve mesuliyet hissiyle ortaya atılmıştır. Aralarında katiller, eşkıyalar ve azılı hırsızlar bulunan ve cezaevinin de yıkılmasıyla serbest kalan mahkumları teşkilatlandırmış ve bu sayede felâketzedelerin imdadına daha müessir bir şekilde koşulmasını sağlamıştır. Sıfırın altında 22 derece soğuğa, evsizliğe rağmen Asri Cezaevi inşaatında şantiye binası olarak kullanılan ve her nasılsa yıkılmadan kalan bir barakayı revir haline getiren Akçal, enkaz altından çıkarılabilen yaralıları burada toplamış, sıcak bir çorba içmelerini temin etmiştir. Ortaya çıkan fevkalâde hâli idrak eden ve mahkumlarla askeri birlikler dahil, istifade edilebilecek her vasıtayı emri altına alan Savcı bu sâyede birçok hayatın kurtarılmasını sağladığı gibi, bu gibi ahvalde vukuu muhtemel yağma ve soygunculukları da önlemiş, devlet nizamının devamını temin etmiştir.

İzzet Akçal’ın bu muvaffakiyeti Ankara’nın gözünden kaçmamış, o devrin Başbakanı Refik Saydam, bir telgraf çekerek genç savcıya takdirlerini bildirmiştir. Muvaffakiyeti üzerine Erzincan Vali vekilliği vazifesi de kendisine verilen çalışkan Savcı, o zamanın Adalet Bakanı Fethi Okyar ve İçişleri Bakanı Faik Öztrak tarafından da tebrik edilmiş, kendisine kazai vazifeden ayrılarak idari teşkilâta geçmesi, vali olması teklif edilmiştir. 50 lira asli maaşla çalışan Erzincan savcısı için, valilik, makam otomobili ve vali konağından başka bir anda 90 lira asli maaşa terfi demek olduğu halde Akçal cazip teklife hayır demiştir. Akçal’ın valiliği kabul etmemesinin sebebi, mesleğine karşı duyduğu bağlılık ve bilhassa infaz sisteminin ıslahı hakkındaki fikirleridir. Erzincan felâketi sırasında mahkumların en dürüst insanlardan daha büyük bir doğruluk ve feragatla çalıştıkları görmek, genç Savcıya ışıklı bir ideal yolu açmıştır: İnfaz sistemini ıslah etmek ve cezaevlerini insanlık öğreten birer okul haline getirmek… Akçal uzun müddet bu uğurda çalışmayı kendine zevk bilmiştir. Nitekim, Erzincan felaketinden sonra, dinlenmesi için tayin edildiği Üsküdar Savcılığı’nda, kendi isteği üzerine Akçal’a tevdi edilen İmralı cezaevinin organizasyonu işinde büyük bir şevk ve istekle çalışmıştır.

İzzet Akçal’ın memuriyet hayatından bugüne kalan en kıymetli iki hatıradan biri Erzincan felâketinde mahkumların davranışı, diğeri de zamanın Başbakanı Dr. Refik Saydam’ın gönderdiği telgraftır. Bu telgraftaki kelimeleri, bugün bile aynen tekrarlayacak kadar iftiharla hafızasında saklamıştır.

1950 seçimleri yaklaştığı sırada Bursa Savcısı olan İzzet Akçal, siyasete karşı alâka duymuş ve D.P. nin Rize adaylığını kabul etmiştir. O tarihlerin Adalet Bakanı olan Fuat Sirmen’in de seçim bölgesinin Rize olması, Bakanla Savcıyı iki rakip aday olarak karşı karşıya getirmiştir. Fuat Sirmen, Bursa Savcısının seçim faaliyeti ve propagandası için talep ettiği 1 aylık izni memnuniyetle vermiş ve bu suretle Rize’de seçim kampanyasına katılan İzzet Akçal, Adalet Bakanı Fuat Sirmen’i 1950 seçimlerinde kolaylıkla mağlup etmiştir. Hiç şüphe yok ki Sirmen’in jesti ile, 1957 seçimleri arifesinde Muhalefet adayı olan adalet mensuplarına o zaman ki Bakan Hüseyin Avni Göktürk’ün reva gördüğü muamele, İzzet Akçal’ın objektif muhakemesinde mukayese edilmiş ve bir hükme bağlanmıştır.

Parlamento Hayatı

1950 Seçimlerinden sonra Meclise giren İzzet Akçal, örnek bir memur ve çalışkan bir savcı olarak kazandığı şöhreti B.M.M. dede devam ettirmeye gayret etmiştir. On yıla yaklaşan teşrii hayatında, Meclisin hemen hiçbir celsesini kaçırmamış, komisyon çalışmalarına muntazaman katılmıştır. Hemen hepsi müspet neticeye bağlanan 25 kanun teklifinin sahibidir. Ceza hükümlerini ağırlaştıran Türk Ceza Kanunu tadilâtı da bunlar arasındadır. Faal milletvekili Akçal üç yıl Maliye, iki yıl Bütçe Encümeni başkanlığını yapmıştır.

Kaynak:
AKİS  DERGİSİ
Sayı: 267, 8 Eylül 1959

Arşiv & Yayına Hazırlayan:
Abdullah Bozdemir (Erzincan Nostalji)

YORUM YAP

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz