Efsane Maratoncu, Milli Gururumuz: Hüseyin Aktaş

2
2083
Milli Gururumuz HÜSEYİN AKTAŞ bir Balkan Şampiyonluğunu göğüslerken.

Efsane Maratoncu, Milli Gururumuz
HÜSEYİN AKTAŞ

Türkiye’yi 1960’larda maraton sahnesine çıkaran en önemli maratonculardan biri olarak tanınan Hüseyin Aktaş, 26 Temmuz 2012 tarihinde İzmir’de yaşama veda edip sonsuzluğa uğurlanmıştı.

Aktaş, 20 yıla yaklaşan üst düzeyde spor yaşamıyla Türkiye’den çıkan gelmiş geçmiş en iyi atletlerinden biri olarak anılsa da yaşamında olduğu gibi sonrasında da hak ettiği değeri maalesef bulamamıştır.

Onun anısını yaşatacak ne bir biyografi çalışması ne bir belgesel ne de bir atletizm organizasyonu yapılmıştır. Yunanistan federasyonu bile atletizme yaptığı katkılardan dolayı kendisini ülkelerine davet edip plaketle ödüllendirmiş ancak; kendi ülkesinde beklediği değeri bulamayıp maddi imkansızlıklar nedeniyle atletizmden kopmuş, sonrasında da unutularak kaderine terkedilmiştir.

Bakınız! Unutulan efsane maratoncu’nun şeref kürsüsünde hangi madalyalar asılı:

HÜSEYİN AKTAŞ, 19 Mayıs Maratonunda ipi göğüslerken (19.05.1971)

12  Türkiye Şampiyonluğu
 4   19 Mayıs Birinciliği
 4   Balkan Şampiyonluğu
 4   Balkan Şampiyonluğu 2.lik
 1   Akdeniz Oyunları 2.lik,
 1   Akdeniz Oyunları 3.lük
Las Vegas Maratonu 7.lik
Meksika Olimpiyatları 22.lik
Montreal Olimpiyatları 20.lik
Japonya Olimpiyatları 7.lik
Helsinki Olimpiyatları 5.lik

Bu yazıda; Efsane maratoncu ve milli gururumuz, 1941 Erzincan doğumlu Hüseyin Aktaş ile ilgili basında çıkan haberleri ve ailesinin arşivinde bulunan fotoğrafları derleyerek hakkında bir kaynak oluşturulması amaçlanmıştır.

Ancak daha önemlisi; öncelikle Erzincan’da Hüseyin Aktaş adına onun anısını yaşatacak bir Atletizm organizasyonu’nun yapılmasına vesile olmaktır. Bu konuda ilgililerin dikkatini çekmek ve kamuoyu oluşmasını sağlamaktır. Bu derece üst düzeyde bir sporcunun sahipsiz kalmasına, isminin her geçen gün daha fazla unutulmasına bir hemşehrisi olarak, bir yurttaş olarak gönlümüz razı değil. Yeni Hüseyin Aktaş’ların çıkması yalnızca tesisler yapılarak sağlanmaz, böylesine büyük ve güçlü sporcu karakterlerinin yaşatılması ve sembolleştirilmesi, başarı öykülerinin yeni nesillere aktarması ile de sağlanabilir. Bunun çok sayıda örneği mevcuttur.

Hüseyin Aktaş’ın defalarca yarıştığı, milli takım arkadaşı; 1968 Olimpiyatları’nın maraton dördüncüsü İsmail Akçay’ın adına bu yıl memleketi Balıkesir’de 12. kez yapılan yol koşusu buna çok güzel bir örnektir.

Milli atletimize bir vefa borcu olarak; Erzincan’da HÜSEYİN AKTAŞ adına geçte olsa benzer bir organizasyonun yapılması için ilgililere buradan açık bir çağrı yapıyor; biz hemşehrilerininde bu yönde yapılacak girişimlere destek olmasının bir görev ve kadirşinaslık örneği olacağını değerlendiriyoruz.

Abdullah BOZDEMİR
Erzincan Nostalji



Ankara Maratonunu Aktaş kazandı

Erol NURAL

Ankara, (Özel) – 3. Uluslararası Ankara 19 Mayıs Maratonu, Hüseyin Aktaş’ın zaferi ile sonuçlanmıştır. Büyük ümidimiz İsmail Akçay’ın 21. Kilometrede terk ettiği yarışı, baştan sona kadar önde götüren Aktaş, 2 saat 20 dakika 34 saniyelik bir derece yaparak yabancı rakiplerini geride bırakmıştır.
(…)

AKTAŞ: 19 Mayıs Maratonunu bütün güçlü rakiplerini geride bırakan Hüseyin Aktaş kazandı. Büyük bir heyecanla takip edilen maratonda rakipleri ile iyice mesafe açan ve 19 Mayıs Stadına tek başına giren Aktaş ipi göğüslerken görülüyor. Telefoto: HA – Faysal Geyik – ANKARA)

AKTAŞ KOPUYOR
Maratonun 15. Kilometresinde Hüseyin Aktaş, rakiplerinden koparak yarışı önde götürmeye başlamıştır. Bu arada, yarışın 21. Kilometresine gelindiğinde Akçay’ın aniden yorulduğu görülmüş ve nitekim ünlü maratoncu ilk etabın dönüşünde müsabakayı terketmiştir. O andan itibaren tek başına kalan Hüseyin Aktaş’a bundan sonra kimse yetişememiştir. Neticede Aktaş başlangıçtan 2 saat 20 dakika 34 saniye sonra, büyük bir tezahüratle 19 Mayıs Stadında girmiştir.

İLK ON DERECE

HÜSEYİN AKTAŞ

Maratonda ilk 10 dereceye giren atletler şunlardır:

1 – Hüseyin Aktaş
2 – Bogos (Polonya)
3 – Woteik (Polonya)
4 – Seolobuç (Romen)
5 – Rodmorik (Çek)
6 – Peiren (Belçika)
7 – Hamza Canavar
8 – Koçian (Çek)
9 – Simon (Macar)
10-İda (B. Almanya)

MARATONDAN NOTLAR

Ankara – Yarışmanın birincisine verilmek üzere Erzincanlı bir iş adamının koyduğu bir insan boyundaki abajuru, yine bir Erzincanlı kazandı. Aktaş birinci geldikten sonra, hemşehrisinin kendisine verdiği bu hediyeyi alırken şöyle konuşuyordu: “Bunu yaktıkça birinci oluşumu hatırlayacağım.”

* * *
Hüseyin Aktaş, 21. Kilometreden sapıp geriye yani hedefe giderken, aynı yolda daha yeni yeni 21. Kilometreye ulaşmaya çalışan Müslim Şengül adındaki atlete rastlayınca, birden durarak “Bravo… Çok güzel” dedi ve yarışa devam etti.

* * *
Hüseyin Aktaş’tan sonra, uluslararası Ankara maratonunu ikinci olarak bitiren Polonyalı atlet Bogos, yarışma boyunca sık sık su içti. Onun durmadan su içişine dikkat edenler, bu atletin yarışta nasıl çatlamadığına şaştılar.

* * *
Maratona önceden 49 atletin katılacağı bildirilmişti. Ancak starttan az önce Kayserili Ahmet Köylü, doktorların yaptıkları bir muayeneden sonra, yarışa sokulmayınca atlet sayısı 47’e düştü.

* * *
AKTAŞ: 19 Mayıs Maratonunu bütün güçlü rakiplerini geride bırakan Hüseyin Aktaş kazandı. Büyük bir heyecanla takip edilen maratonda rakipleri ile iyice mesafe açan ve 19 Mayıs Stadına tek başına giren Aktaş ipi göğüslerken görülüyor.

Telefoto: HA – Faysal Geyik – ANKARA)


 


Dünyayı dolaşan adam

HÜSEYİN AKTAŞ

Biz ne zaman bildik ki şampiyonlarımızın kıymetini?
12 Türkiye şampiyonluğu, dört 19 Mayıs uluslararası maraton birinciliği, 4 Balkan şampiyonluğu ve 4 de ikincilik; Akdeniz Oyunları’nda 2.’lik ve üçüncülük, yetmedi 4 Balkan ikinciliği daha… LasVegas Maratonu’nda ve Japonya’da 7.’lik, Meksika Olimpiyatları’nda 22.’lik, Nüvit Helsinki’de 5.’lik, Montreal Olimpiyatları’nda 20.’lik.Dile kolay, her gün 40 kilometre koşan bir insanın 18 yıllık maratonunda ortaya çıkan tablo dünyayı 5 kez turladığıdır… O Hüseyin Aktaş’tır. Ve bugün kimsesiz, yapayalnız. Madalyalarıyla baş başa.

İzmir’deki Akdeniz Oyunları’nın kapanış günüydü, hiç unutmuyorum. Atatürk Stadı’nın dolu tribünleri yapılan anonsla birden hareketlendi: “Maratoncumuz Hüseyin Aktaş az sonra stadımıza girmek üzere…” Oysa Aktaş, yanlış kulvar ve araç engellerine takılıp ikinci sıraya düşmüştü. Ama bir görmeliydiniz o tribünleri stada girdiğinde; hemen ardından İsmail Akçay’ın da girmesiyle büyük bir coşku seli yaşanıyordu. Akdeniz Oyunları’nın kapanış töreni vardı ve final atletizmdi, düşünebiliyor musunuz? Peki nasıl oldu da Hüseyin Aktaş yokluk, sefalet içinden çıkıp yarışçı bir ruh edindi?

Söz sahibinindir: “Aslına bakarsanız tam bir roman olur. Hiç yoktan bir adam çıktı. Kendi azmimle, anasız babasız bir şeyleri başardım. Gevrek fırınında geceleri çalışan, gündüz sokak aralarında çalışan biriydim. 1960-61’de Atatürk Kros Koşusu vardı Erzincan’da, koştum ve Fenerbahçe formalı bir arkadaşı geçtim. O da şaşırdı. ‘Kimsin sen, ne kadar antrenman yaptın’ diye de sordu. Ama bana önerisi önemliydi ve geleceğimi çizdi. Askeriyede Nuri Torun’un ismini verdi bana. Askerliğim de gelmişti. Antakya’ya asker oldum ve sonra o ismi kullanırken hep koştum. Torun, yaşamımda bir dönüm noktası oldu. Bu nasıl koşmak, bu istek mi derken hep kamçıladı beni. 10 bin metre koştum, ardından maratonda Haydar Erturan’ı geçtim, Atina Maratonu’na seçildim, 6.oldum. Ama içimizde bir heves vardı…”

Hüseyin Aktaş, 12 kez Türkiye şampiyonu; 4 kez 19 Mayıs Maratonu birinciliği; LasVegas Maratonu’nda 7.’lik; Meksika Olimpiyatları’nda 22.’lik, Montreal Olimpiyatları’nda 20.’lik, Japonya Olimpiyatları’nda 7.’lik, Helsinki Olimpiyatları’nda 5.’lik, Akdeniz Oyunları’nda 2. ve 3.’lük, 4 Balkan şampiyonluğu ve 4 Balkan ikinciliği ödüllerinin sahibi. İlginç anılarından birini de şöyle anlatır Aktaş: “O yıllar bizde ödül diye bir şey yoktu. Yunanlılar bize yalvarırdı, ‘Aman şampiyon olmayın’ diye. Bulgaristan’daki bir Balkan Şampiyonası’nda nasıl olduysa kesildim, koşamıyorum, Bulgar polisine yalvardım ‘Al beni motosikletine’ diye, almadı. Utanmamak için Ay Yıldızlı formayı ters çevirdim, görülmesin istedim ve stada 4 saatte girdim. Yugoslavya’daki bir şampiyonada ise 16. kilometrede bittim. Arkamdan Veli Ballı geldi, ‘Haydi ağabey’ diyor ama bittim, koşamıyorum. Grup arayı 2 kilometre açtı. Bir çocuktan su istedim, elindeki limonu verdi. İnanılmaz bir güç oldu. Ben de şaştım. İki kilometre farkı kapatırken öndeki Yunanlı şaşırdı. Bittim, tükendim ama kazandım. O zaman bırakmaya karar verdim ve bıraktım.”

Bugün “Neyi var” derseniz, hiçbir şey… 1990 Erzincan depremi sonrası terk edip geldiği İzmir’de kiralık bir evde oturuyor. Emekli maaşını destekleyen damadının yarım bıraktığı bir bakırcı dükkanı var Balçova Onur Mahallesi’nde. diyor ister istemez.

Düşünsenize 2003’te Yunanistan, Balkan maratoncularını topluyor, Hüseyin Aktaş’ı çağırıp plaketle onurlandırıyor. Bugün bizden anımsayan bile yok. Biz ne zaman bildik ki şampiyonlarımızın, başarılı sporcularımızın değerini?
Aktaş onlardan biri…

HÜSEYİN AKTAŞ (Soldan İkinci) Takım arkaşlarıyla bir hatırası. – ATLETİN SESİ DERGİSİ – Sayı 94, Mayıs 1970


Komşum Bir Şampiyon

Balkan Şampiyonalarında, 12 defa da Türkiye şampiyonu olan Milli atlet Hüseyin Aktaş, 66 yaşında yaşıtlarından daha sağlıklı olmasını düzenli spor yapmasına bağlıyor.

“Komşum Bir Şampiyon” Gazete Röportajı.

Önce sizi tanıyabilir miyiz?

–   1941 Erzincan’da doğdum. Çok küçük yaştan itibaren annesiz-babasız büyüdüm. Erzincan’da zengin bir ailenin yanında 16 yaşına kadar kaldım. Askere gidene kadar fırında çalıştım.

Atletizm branşıyla nasıl tanıştınız, sizi spora yönlendiren oldu mu?

–   Çocukluğumdan itibaren koşmayı çok seviyordum ama antrenör eşliğinde düzenli bir antreman yapma şansı bulamadım. İlk defa 1960 yılında Erzincan’da yarışlara katıldım. Fenerbahçeli atletlerin de katıldığı Atatürk Koşusu’nda birinci oldum. Bu başarım karşısında şaşıran Fenerbahçeli atlet bana şu sözleri söylemiştir. “Sen hiç antreman yapmadığın halde bizi nasıl geçebildin, sen kesinlikle ileride büyük bir atlet olursun” dedi.
19 yaşında başladığım atletizm de ilk koşumda birinci olmuştum.
Bu koşudan sonra askere gittim. Askerde Jandarma oldum. Binbaşı Nuri Turan ile tanıştım, başarımdan söz edince, beni çalıştırmak istediğini söyledi ve antrenmanlar sonucunda benim maraton koşacağımı söyledi. Bunun üzerine de katıldığım ilk maratonda Türkiye birincisi oldum.

Sporun size kattığı olumlu yönler neler oldu? Yeni kuşağın spora yönlenmesinde ne gibi faydalar görüyorsunuz?

Spor yapmamım bana kattığı en önemli unsur sağlıklı bir insan olmamdır. Yaşım 66 ama fiziksel ve zihinsel olarak kendi kuşağıma göre daha sağlıklıyım. Çünkü spor, sigara-alkol ve benzeri kötü alışkanlıklardan uzak durmama neden oldu. Ayrıca atletizm sayesinde göremeyeceğim ülkeleri gördüm, yeni kültürlerle tanıştım. Sporda kazandığım başarılar benim manevi anlamda mutlu olmamı sağladı. Gittiğim ülkelerde kendi ülkemi temsil etmem beni her zaman mutlu etmiştir.

Ülkemizde spora bakış açısı, spor kültürü nasıl ve spora gereken destek veriliyor mu?
Devlet tam anlamıyla olmasa da spora destek veriyor. En azından bizim dönemimizden daha iyi olanaklar var. Bizim dönemimizde sporda saygı ve sevgi en üst seviyedeydi.
(…)



Zaferlerin sonu vefasızlık oldu

1961-1979 döneminde 12 kez Türkiye şampiyonu olan maratoncu Hüseyin Aktaş, Balçova’da eski demir eşyaları satarak evini geçindirmeye çalışıyor
HÜSEYİN AKTAŞ

18 yılda 12 kez Türkiye şampiyonu olan, Balkan Şampiyonluğu’nda 4’er birincilik ve ikincilik kazanan maratoncu Hüseyin Aktaş, geçinebilmek için kazandığı gümüş madalyaları satacak kadar maddi sıkıntıya düştü. Balçova’da eski demir eşyalarını alıp satarak evini geçindirmeye çalışan Aktaş, “Bana ‘maratoncu yetiştirecek misin’ diye soruyorlar. Neden yetiştireyim? Benim gibi kalbi kırılsın diye mi?” dedi.

Komutan Desteği
Aktaş, askerlik eğitimde hızlı koşması ve teçhizatı en iyi şekilde toparlaması nedeniyle komutanlarının dikkatini çekti ve jandarma birliğine gönderildi. Eğitim sırasında Aktaş’ın koşunu gören Jandarma Gücü Başkanı Nuri Turan, “Böyle koşarsan kalırsın. Koşamazsan birliğine dönersin” dedi. Birliğe dönmek istemeyen Aktaş’ın hızlı koşusu hem birlikte kalmasına hem de hayatında yeni bir kapı açılmasına neden oldu. Aktaş, askerliği boyunca her gün koşarak idman yaptı. Ardından da komutanlarının desteğiyle Akdeniz Oyunları’na katıldı. 1962 yılında Akdeniz Olimpiyatı’nda üçüncü olarak ilk madalyasını aldı. Askerlik bitince memleketi Erzincan’a dönen Aktaş, idmana devam etti.

Reorları Kırılamadı
Dönemin ünlü antrenörlerinden Osman Coşkül, Aktaş’ın kaldığı gecekonduyu görünce gözyaşlarını tutamayarak, “Ordular arası Kros Şampiyonu gecekonduda yaşıyor” diye bakanlara seslendi. Aktaş, dönemin ünlü maratoncusu İsmail Akçay, Nuri Turan ve Yücel Seçkiner’in desteğiyle dünyanın en zorlu etabı kabul edilen Atina Maratonu’na gitmeye hak kazandı ve Türkiye’ye zaferle döndü. Atina, Helsinki, Sofya, Napoli, Bosna, Las Vegas, Tunus, Meksika, Varşova, Bükreş’te koştu. Tam 12 kez Türkiye şampiyonu, 4 kez 19 Mayıs Maratonu birincisi, 4 kez Balkan Şampiyonu, 4 kez de ikincisi oldu. Rekorları hiç bir zaman kırılmadı.

Spor hayatında birçok madalya, plaket ve şiltlerle ödüllendirilen Aktaş, şimdi yaşam savaşı veriyor. Kazandığı madalyaların bir bölümünü Erzincan depreminde kaybeden, bir bölümünü de geçinebilmek için satmak zorunda kalan Aktaş, “40 ülkede koştum ama çocuklarımı geçindirebilecek parayı hiç kazamadım. Balçova’da hurda demir eşyaları alıp satıyorum. Bugün olimpiyat denince akla atletizm gelir. Neden bizim adımız atletizmde geçmiyor. Çünkü sporcuya hak ettiği önem verilmiyor. Bana soruyorlar ‘maratoncu yetiştirecek misin’ diye. Neden, benim gibi kalbi kırılsın diye mi? Ben koştum, ülkemi temsil ettim ama bu başarım refah gücüme hiç yansımadı. Ben sporcu değilim. Eğer sporcu olsaydım karşılığını alırdım” diyerek kırgınlığını dile getirdi.

Yunanistan unutmadı
1961’de başladığı aktif spor hayatını 1979 yılında sonlandıran Aktaş, o tarihten bu yana başarılarının bir kere bile anılmadığını söyledi. 2003 yılında Yunanistan Atletizm Federasyonu’nun kendisini Atina’ya davet ettiğini ve bu spor dalına katkıları nedeniyle plaket verdiklerini söyleyen Aktaş, “Türkiye’de varsa yoksa futbol, başka bir şey yok. Bunun dışında sporla ilgileneni de zaten kimse hatırlamıyor” dedi. Türkiye’yi birçok uluslararası yarışmada temsil eden Aktaş, 1977 yılında Yugoslavya’daki Balkan Şampiyonası’nda yaşadığı maddi sorunlar nedeniyle isyan ederek “Artık koşmayacağım” dedi ve sporu bıraktı.

Yeni Asır
11.11.2009,
Şafak İNCE (Haber Merkezi)

ATLETİZM DERGİSİ -1969

 

Bir Maraton ve Maratoncunun Öyküsüdür Bu Yazı
HURDA MADALYA

Atilla KÖPRÜLÜOĞLU

Maraton…

Maraton, atletizmin en çok ilgi gören, tarihsel önemi en yüksek branşlarının başında gelir.

HÜSEYİN AKTAŞ

Zor daldır, çetindir maraton…

Peki maratonun öyküsünü ve “42 kilometre 195 metre” kuralının M.Ö. 490 yılındaki Perslerle Atinalılar arasındaki bir savaştan geldiğini biliyor muydunuz?
****
Aktaralım;
“Marathon”, bilinen adıyla “Maraton” Atina’nın kuzeydoğusunda bulunan bir yerleşimdir.
Burası, M.Ö. 490 yılında gerçekleşen Atinalılar’la Persler’in savaşının gerçekleştiği bölgedir.
Savaşa; “Maraton Muharebesi” denmiştir. Bu savaşın galibi Atinalılar, Yunanistan’ı Pers işgalinden
kurtarmıştır.
****
Zafer müjdesini “Pheidippides” isimli
bir asker vermiştir Atina’ya.
Maraton Ovası’ndan şehre  üç saatten az bir zamanda koşarak!
****
Pheidippides, ‘’Niki!’’ (kazandık!) diyebildikten sonra şehir meydanında bitkinlikten ölür.
Günümüzdeki Atina Maratonu da adını Maraton Muharebesi’nden alır.
Kahraman askerin anısına da Maraton Koyu ile Atina arasında yarış düzenlenir.
****
Tarih; 6 Nisan 1970… Atina Maratonu parkurunu 4 Türk atlet peş peşe tamamlar.
İsmail Akçay birinci, Hüseyin Aktaş ikinci, Hamza Canavar üçüncü, Yılmaz Sakallı ise dördüncü olur.
Yarışı dört Türk’ün en ön sırada bitirmesi, atletizmseverlerde hayret ve hayranlık yaratır.
Fakat Tertip Komitesi; bu sonucu kaldıramaz.
Üçüncü ve dördüncü gelen Hamza Canavar ile Yılmaz Sakallı’nın “hatalı” koştuğunu öne sürerek kürsüye çıkışını engellemek isterler. Ancak “hakem kurulu” bu engellemeye izin vermez.
Bir spor dalında ilk kez üç Türk sporcusu şeref kürsüsündedir.
Üç gönderde de Ay-Yıldızlı bayrağımız dalgalanmaktadır..
****
Bu onuru yaşayan/yaşatanlardan biridir Erzincanlı atlet Hüseyin Aktaş…
Üst düzeyde gözbebeği sporcumuzdur, maratonun efsanelerindendir.
Bu dalda elde ettiği 12 Türkiye şampiyonluğunun yanı sıra, Akdeniz Oyunları’nda bir kez ikincilik, bir kez üçüncülük kürsüsüne çıkan Aktaş’ın üç de Balkan şampiyonluğu bulunuyor. Hüseyin Aktaş, Uluslararası Ankara 19 Mayıs Maratonu’nu iki defa kazanma başarısını göstermişti.
2003 yılında Yunanistan Atletizm Federasyonu’nun kendisini Atina’ya davet etmiş ve maratona bu katkıları nedeniyle plaket vermiştir.
****
Kazandığı madalyaların bir bölümünü Erzincan depreminde kaybeden, bir bölümünü de geçinebilmek için satmak zorunda kalan Aktaş, 11 yıl önce gazeteci Şafak İnce’ye verdiği röportajda havasızlıktan yoksulluktan yakınmış;
“40 ülkede koştum.
Atina, Helsinki, Sofya, Napoli, Bosna, Las Vegas, Tunus, Meksika, Varşova, Bükreş’te yarıştım.
Ama çocuklarımı geçindirebilecek parayı hiç kazanamadım. Balçova’da hurda demir eşyaları alıp satıyorum” demişti.
****
Hüseyin Aktaş, 11 yıl önce -bugün- aramızdan ayrıldı.
Emeğine…
Bıraktığı izlere…

Yaşattığı onurlara saygıyla…

Atillah KÖPRÜLÜOĞLU

Denizli Ekspres
27 Temmuz 2020


 

HÜSEYİN AKTAŞ – 23 Nisan 1969 – Atina Balkan Şampiyonasında 2.lik aldığı Maratonun startında.

* * *


* * *

1966 Balkan Kros Takımı.

* * *

Soldan Sağa: Yücel SEÇKİNER, Himmet KIRZUK, Yılmaz SAKALLI, İsmail AKÇAY, Hamza CANAVAR, Hüseyin AKTAS, Şevki KORU

* * *


* * *


* * *


Fotoğraf & Gazete Arşivi:
Hüseyin AKTAŞ Ailesi (Ercan AKTAŞ)

Yayına Hazırlayan:
Abdullah BOZDEMİR

Erzincan Nostalji

2 YORUMLAR

  1. Rahmetli dedem olur kendisi biz torunları olarak cok uğrasdık bir belgesel hazırlansın diye kendisi türkiyenin gururudur bu projeyle ilgili yardımıcı olursanız seviniriz tüm ailesi olarak

  2. Baba dostuydu. Çocukluğumda görmüşlüğüm vardı. Erzincan’da herkes severdi. Allah Rahmet etsin. Böyle değerlere hem sahip çıkılmalı, hem de adı yaşatılmalı hem de yeni yetişenlere tanıtılmalı.

YORUM YAP

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz